Kış geliyor! Lastikler ne durumda?

Kış geliyor! Lastikler ne durumda?

Son zamanlarda kış lastikleri taktırma zorunluğuğu ile ilgili çıkan haberler kafaları karıştırıyor. Kış lastiklerini Kasım’dan itibaren taktırmak zorundamıyım? Ve kış lastikleri ile ilgili başka nelere dikkat etmeliyim? „Kasım’dan Nisan’a kadar kış lastikleri“ – Bu hatırlatma cümlesi en azından bana ne zaman kış lastiklerini taktırmam gerektiğini hatırlatıyor. Bu yıl havaların güzel geçmesine rağmen, kışın gelmesi an meselesi.

Peki şimdi çok konuşulan kış lastikleri zorunluluğu ne durumda? Okumaya devam et

Karavanda Tatil, Özgür Tatil!

Karavanda Tatil, Özgür Tatil | Karvanda küf oluşumu

Tatil: seyahat etmek – ne zaman istersem ve nereye istersem. Harika bir fikir, değil mi? Hoşunuza giden her yerde durun ve anı yaşayın. Taki devam etme isteği galip gelinceye kadar. Çünkü daha görecek o kadar çok şey var. Ve karavan ile tatilin sunduğu maksimum özgürlüğü, sonuna kadar yaşamak var. Fakat göçebe tatilinizin keyfini çıkarmak için aracınıza iyi bir bakım şarttır. Deniz, dağlar, garajda uzun kış – karavan birçok şeye maruz bırakılır. Özelliklede hava nemi açısından. 

Bu nedenle aracınızın ufak hasarlarını daha çok büyümeden, zamanında ortadan kaldırmak için düzenli olarak teftiş edilmesi tavsiye edilir. Karavanınızın yalnız sık sık pasını değil, yine iç kısmında hava nemini her daim gözünüzün önünde bulundurun.

Yüksek nem oranı büyük hasara neden olabilir, örneğin karavanın içerisinde yoğuşmuş su sebebiyle. En kötüsü ise sızıntı sebebiyle suyun dışarıdan içeriye sızmasıdır. Bu sızıntının olabilmesi ise; bisiklet taşıyıcısı veya dış ayna gibi ek parçaların doğru biçimde takılmaması, veya aracınızın yüksekliğinde minimum derecede yanlış hesap yapmak suretiyle düşük asılı dallara sürterek geçmeniz ile mümkündür. Böyle sızıntıları bulmak çok zor olduğundan bağıl nem fark edilmeden yayılabilir. Fark edildiğinde ise, zatan çok geç kalınmıştır: can sıkıcı yüksek tamir masrafları seyahat bütçenizi sıkar ve karavanınız sefanızı kısar. Ama nedeni şayet yoğuşmuş su ise, çok şükür çözümü çok basittir. Gerçi tatilde – denizde ılık yaz aylarında veya taze dağ havasında – karavanı yeterli miktarda havalandırmak çok zor olmasa gerek. Şuda var ki tatil aracınızın sabırla bir diğer kullanımını beklemesi gerektiği uzun bekleme zamanları çok kritiktir.

Gözden uzak olunca gönülden demi uzak kalınıyor? Olmaması daha iyi…

Kim karavanını bu zamanda ihmal ederse, ileride çok daha az zevk alacaktır aracından. Nem, yatak, yastık ve dolaplara yerleşir ve orada kötü bir küf kokusu oluşturur. Küf oluşumu ve korozyon hasarları böylece kaçınılmaz olur. Önlemek için ise nem alma yastıkları veya uygun bir granül her karavanın standart donanımı arasında bulunmalıdır.  Fakat bunlarda sınırlı perfomans nedeniyle nemi etkili bir şekilde düzenlemek için yeterli gelmemektedir. Böyle durumlar için, çok daha yüksek nem emme gücüne sahip otomatik nem alma cihazları mevcutdur. Trotec nem alma cihazlarının neredeyse bütün modelleri bir higrostat ile donatılmıştır ve böylece denetim olmaksızın hava nemini optimum düzeyde ayarlarlar.

Böylece karavanınıza bir şey olmaz … ve özgürlüğe giden sıradaki seyahat için hiç bir engeliniz kalmamış olur!

 

Herkese birazcık “lüküs hayat”

Trotec nem alıcılar yat'larda

Dünyanın karada düzenlenen ikinci büyük fuarı „Tüyap İstanbul Boat Show 2012“ yüzbinleri İstanbul’a çekti. Deniz ve denizcilik ile ilgili tüm ürün ve hizmetleri tek çatı altına toplayan fuar, geçtiğimiz hafta sona erdi.

Profesyonel yelken ve tekne tutkunları, kürekçi ve su sporları meraklıları burada ortak tutkularını paylaşabilmek için buluştular. En etkileyici kısımlarından biri, lüks yatların bulunduğu ve büyük olasılıkla bizim gibi orta gelirli insanlar için değilde, daha çok petrol şeyhleri ve borsa milyonerleri için düşünülmüş alanı dolaşmaktı. Okumaya devam et

Sandıklar dolusu hatıralar… ve küf!

Sandıklar dolusu hatıralar… ve küf!Annemleri Bursa’da ziyaret ettiğimde. Aslında sadece hemen tavan arasında bir şeyi alıp çıkacaktım. Fakat etrafa dikkatlice bir göz gezdirdim ve uzun ve dolu geçen bir yaşamda nelerin biriktiğine şahit oldum… Resimler, deri kaplamalı kitaplar ve ayrılmaya kıyılamayan bir çok gereksiz eşyaların arkasında bazı çok kıymetli eski eşyalar. Anneannemin oturma odasında serilen dantel ve kanaviçe örtüler. Büyük dedemin askerlik resimleri. Çok eskiden kalma mobilyalar.

Bu kadar tarih kokan hatıralardan çok etkilendim.

Bütün heyecanımla sırasıyla bütün sandıkları açıyorum. Ve karşıma eski aile fotoğrafları, gurbetten yazılan mektuplar ve büyükannemin çeyizine ait olan el işlemeli kanaviçeleri ve dantel masa örtüleri çıkıyor. Bir süre sonra dayanılmaz kötü bir kokunun arasında kalıyorum: kumaş ve kitaplar sebebiyle eski sandıklardan yayılan kötü küf kokusu gerçekten çekilecek gibi değil.

Bu sandıklarda yıllarca biriken nemin sonucu. 

Ayrıca sonuç görülebiliyorda: kitaplarda kahverengi noktalar ve pahalı deri ciltlerde beyaz kenarlar; bir zamanlar bembeyaz olan yatak çarşaflarında ve şam kumaşı masa örtülerinde bulunan koyu lekeler.

„Küf lekeleri bunlar“ diyerek aydınlatyıyor annem beni. „Uzun vadede bunları önlemek imkansız.“ „Yanılıyorsun“, diyorum ve aslında bu lekelerin oda ikliminde bir şeylerin doğru gitmediğinden dolayı oluştuğunu kast ediyorum. Havada yüksek nem değeri duvarlarda rutubet ve küf’e, eşyalarda pas’a ve kumaş ve kitaplarda küf lekelerine yol açıyor.

Oysa ki havadaki nem oranı istenilen değerde sabitlenebilir ve eşyalar küf, rutubet ve pas’tan korunabilir.

Bana hak veriyor ve aynı zamanda Trotec’de işe başlamamış olsaydım böyle bir cevap veremeyeceğimede dikkat çekiyor. Zira böyle küf kokulu hatıralar ile dolu bir sandıkta kimin aklına hemen bir nem alma cihazı gelir ki? Bu seferde ben kendisine hak verdim.

Üzücü olan kısmı ise: nem alma cihazları daha önceden icat edilseydi büyükannemin çarşafları halen bembeyaz olurlardı. Ve dedemin çok gurur duyduğu kitap koleksiyonu, zamanında oturma odası dolabında durduğu gibi tertemiz kalırdı. Şayet nem alma cihazları daha önceden olmuş olsaydı, ailemin tavan arasındaki eski hazinelerinden daha fazla istifade edebilirdim. Hal böyle olunca eşyaları tekrar yerine yerleştiriyorum, kapağını kapatıyorum ve sandığı aldığım yere bırakıyorum.

Küf lekeleri

  • kitaplarda, belgelerde veya kumaşlarda sarımsı ila gri kahverengi karışımı lekelerdir.
  • küf mantarı gibi klasik nem hasarıdır.
  • hava neminin %65 bağıl nem altına azaltımı ile önlenebilir.
  • ortadan kaldırılması çok zordur. Hafif hasarlarda düzenli bir havalandırma ve çok UV ışığı yeterlidir.
  • kumaşlarda ayrıca klor, çamaşır suyu veya ayran yardımcı olur. Kitap ve belgelerde, kağıtdan gereksiz nemi çektiği için, talk pudrası veya nişasta tavsiye edilir.

Eyer nerede saklanmalı

Eyer nerede saklanmalıAta binme bir çok klişeyi beraberinde getirir: bütün kızlar bir midilli isterler, at dergileri okurlar ve turnuvalarda kazandıkları kurdeleyi hayal ederler. Veya: Kendini Ascot’da başında büyük şapka ile yarışı izleyen asilzadelerin arasında hayal eder bazı insanlar veya meşhur bir sigara reklamında yalnız bir kovboy olarak kuzey amerika kırlarında atın üzerinde …Tüm bu klişelere rağmen – veya bu klişeler sayesinde – binicilik veya at sporları her zaman çok popüler bir hobi olmuştur. Ama gerçeğe daha yakın olan kısım ise, biniciliğin çok zaman gerektiren ve pahalı olabilen bir hobi olmasıdır!

Bugün bir binicin olmazsa olmazı olan ve onsuz yapamayacağı en önemli şey: eyer. Ama her eyer, “eyer” değildir! Gördüğüm kadarıyla ata uygun eyer ve yine tercih edilen spor alanı bulmak başlı başına bir bilim dalıdır. Fakat şu kanıya hemen vardım: ince deriden oluşan, hatta güzel gümüş süslemeli ve örn. vahşi batı biniciliği için kemerli bir eyer, bir kaç bin TL tutabiliyor!

Bu eyerler genelde cereyanlı, ısıtılmayan ve kolayca girilebilen ahırlarda saklanır, ki bu durumda hem hırsızlara, hem nem ve küfe meydan bırakılmış olur. Küf kokusu ve küf lekeleri yüksek nemli havanın göstergesidir. Yaklaşık %60 bağıl nemden itibaren eyerde bulunan metal parçalar paslanmaya başlar. Yaklaşık %70’de eyerin ince derisi küflenmeye başlar. Buna karşın hava nemi düşük olacak olursa, deri çabuk çatlar ve kırılır. Okumaya devam et

Çikolata tutkunları: Evde pralin yapmaya ne dersiniz?

Çikolata tutkunları: Evde pralin yapmaya ne dersiniz?Yılbaşında herkesin kendine göre bir geleneği vardır. Hediyeleşme, değişik yemekler yapma, veya özel bir ev dekoru: insan sevdikleri ile daha çok zaman geçirmeyi arzuluyor. Örneğin bizim arkadaş gurubumuzda her sene yılbaşından kısa bir süre önce, buluşup pralin yapmak bir adet haline geldi. İyi olan tarafı: akrabalar için mükemmel son dakika hediyeleri ortaya çıkıyor – tabi pralinlerinizi başarı ile yapabilmiş iseniz.

İtiraf etmeliyimki: sürekli daha iyiye gidiyoruz! Daha bir kaç yıl önce bademli ve fındıklı çikolatalı şekerlemeler becerimizin en üst seviyesi iken, artık daha fazlasına cesaret edebiliyoruz. Çikolatalı badem ezmesi, coco topları, truffle çikolataları – gözümüzde hiç birini büyütmüyoruz artık. Çünkü seneden seneye tecrübe kazanıyoruz ve ekipmanımızda gittikçe profesyonelleşiyor. Çikolata konusuna adım adım başlayabilmek için, bir ocak ve mutfak terazisi yeterlidir. Ama ne zaman talep artar, işte o zaman kullanılacak aksesuarlarda artar. Silikon kalıplar ve çikolata torbaları uzun süreden beri standartların arasında. Fakat profesyonel anlamda çikolata yapmak istiyorsanız, iyi bir gıda termometresine sahip olmalısınız.

Dijital gıda termometresi çikolataların ısısını ayarlamakta olduğu kadar, pasta üstü şeker veya karamel yapımında da, bir o kadar önemli bir yardımcıdır. Okumaya devam et

Müzede hava iklimi – sanat bu!

Renkler ve zevkler tartışılmaz – bu cümle bilhassa sanat konusunda çok isabtelidir. Bazı insanların  sanat olarak kabul bile etmediğini, diğerleri yaratıcı dehanın örneği olarak görebiliyorlar.  İyi niyetli bir kapıcı tarafından temizlenen, Joseph Beuys’un „Fettecke“ (türk. yağ köşesi) isimli eseri  bunun bugüne kadar en güzel örneğidir. Beş kilo yağı duvar köşesine çalmak gerçekten sanatmıdır? Hatta bu konu mahkemelerde dahi ele alındı – böylece bu gibi soruların önemi vurgulanmış oluyor.

Fakat ister değerli tablolar sergilensin, ister reçelli bir dilim ekmek: söz konusu değerli sanat eşyalarını korumak ise, en önemli faktör müze’nin iklimidir. Hava aşırı derece kuru olduğunda, ahşap ve kumaş gibi malzemeler hafif şişer, boya ve cilalar dökülür. Böylece değerli eşyalar hafifde olsa onarılması mümkün olmayan zararlara maruz kalırlar. Diğer yandan nemli havada sanat eserlerine zarar verebilir: %65 bağıl nemden itibaren küf oluşumuda ayrı bir problemdir. Ve iklimsel koşullarda güçlü dalgalanmalar hassas değerli eşyalar için son derece sıkıntı vericidir.

İdeal oda iklimi – yani hem sıcaklık hemde bağıl nem – sergilenen eşyalara bağlıdır. Müze odalarındaki iklim tam olarak sergi malzemelerinin yaş ve malzemesine göre ayarlanmalıdır. Burada son derece önemli olan nokta ise, iklim koşullarının esnek olmasıdır – ki böylece değişen sergi ve iklim şartlarınada ayak uydurulabilsin.

Her ne kadar karmaşık veya sık sık değişen koleksiyonlarda sıcaklık ve bağıl nem için optimum değeri belirlemek yetenek istesede,  modern teknoloji sayesinde iklim iyileştirme alanında bu değişim artık bir problem teşkil etmiyor!

Trotec’in hava nemlendirme ve nem alma işlemleri için bulunan ürün çözümleri ile müzedeki oda iklimini her zaman esnek olarak ve ihtiyaca göre belireyebilirsiniz. Sistemlerimiz özellikle mevcut tesislere eklenmek için uygundur. 

Bireysel ihtiyacınız için uygun cihazın seçilmesi konusunda sizlere yardımcı olmaktan memnuniyet duyarız.

Her ne kadar sanat ile ilgili çok bilgimiz olmasada, iklim iyileştirme konusunda uzman olduğumuzu söyleyebiliriz!

Sakin ve huzurlu şömine ortamı

Aralık ayı – şömine sezonu başladı! Kendi şöminesine sahip olan şanslılar, bu geçiş süresinin tadını çıkarsınlar. Serin akşamlar: şimdi şömine ile hava atmanın tam zamanı.

Tek şartı: İyi odun – hemde çok iyi kurumuş!

İster ladin, çam, huş veya kayın ağacı olsun: rahat bir şömine akşamı için kuru odun en önemli ön koşuldur. Çünkü odun nemli olduğunda tutuşması zorlaşır, kıvılcımlar uçuşur ve rahatsız edici duman oluşmaya başlar. Ayrıca yanma esnasında oluşan gazlar çevre açısından son derece zararlıdır. Okumaya devam et

İkinci el araba satın alma: Profesyonel duruş her şeydir!

ikinci el araba satın almaGeçenlerde ikinci el bir araba almak için dolaşırken, bir kez daha fark ettim: araba satıcıları bir kadını kesinlikle ciddiye almıyorlar. İstediğiniz kadar önceden bilgi toplayın, istediğiniz kadar çeşitli motor ve donanımlar hakkında bilgi edinin ve ne istediğinizden %100 emin olun. Buna rağmen ister özel olsun, ister ticari, satıcılar size herşeyi yutturabiliceklerini sanıyorlar.

„Araba kesinlikle kazasız!“ cümlesi hemen hemen gittiğim her ikinci el otomobil satıcısında duydum.

Bu nedenle geçenlerde bir test yaptım: ikinci el otomobil satıcıları sözlerine güvendiğimde ne yapacaklar diye merak ettim. Boya kalınlığı ölçüm cihazımı çantama atıyorum ve anahtar kelimeyi beklemeye başlıyorum. Kazasızmı? Bir saniyeeeee! Anında boya kalınlığı ölçerimi çıkarıyorum çantadan. Satıcının tüm dikkati üzerimde toplanmış durumda. Aynı satıcı, daha az önce bana bardak tutacak ve makyaj aynasından bahsederken, şimdi dikkatli gözlerle bakmaya başlıyor. Normalde zorla öğrenebileceğim bilgileri bir anda kendiliğinden anlatmaya başlıyor – kısacası beni %100 bir müşteri olarak kabul ediyor.

Ve her ne kadar boya kalınlığı ölçer ile yaptığım ölçümlerin neticesinde otomobilin kazasız olduğu ortaya çıksada, bu küçük ama profesyonel ölçüm cihazı sayesinde satıcının gözünde saygımı kazandım.

Sonuç? Her ne kadar kullanılmış da olsa, şık bir araba – kazasız ve bir bardak tutacaklı. Umarım birşeyler öğrenmiş olan bir satıcı. Ve ayrıca beni kötü niyetli aldatma ve ihmalkar küçümsemeden korumaya devam edecek olan bir ölçüm cihazı. …bir kadın daha ne isteyebilir ki?

Kalınlık Ölçer ile ilgili tüm bilgiler burada…

Kokuları örtbas mı edelim? Yoksa daha iyisi yok mu edelim?

Türkiye’de bar ve gece kulüpleri için yürürlüğe giren sigara içme yasağının çıkışından bu yana sigara içmeyenler, gece kuşlarının yanında kelimenin tam anlamıyla rahat nefes alabilmekteler.

Fakat bu sefer başka bir problem ortaya çıkmaya başlıyor: her ne kadar sigara birinci derecede rahatsız eden koku kaynağı olarak yok olduysa da, artık daha ince ve değişik kokular ön plana çıkıyor. Örneğin kalabalık bir ortamın kendine has bir kokusu vardır – terleyen vücutlar, dökülmüş bira ve ağız kokusu. Birde daha önceden kokuların üstünü örten tütün dumanın kalkmasından bu yana, bu kokuların tamamı daha bir dikkat çekici olmaya başladı …

Bu durumda bar sahipleri ve kulüp işletmecilerin gündemine şu soru yerleşmektedir: son derece coşkulu dans eden topluluğun getirdiği kötü kokulara karşı nasıl önlem alınır? Okumaya devam et